Tarihi Yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarihi Yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2009 Perşembe

Topkapı sarayı Tarihi Ve müzesi


Topkapı Sarayı’nın Kısa Tarihçesi
Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılan Topkapı Sarayı, Sultan Abdülmecid’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene Devletin idare merkezi ve Osmanlı sultanlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan Saray’ın bugünkü alanı 80.000 m.² dir.Topkapı Sarayı, Saray halkının Dolmabahçe, Yıldız ve diğer saraylarda yaşamaya başlaması ile birlikte boşaltılmıştır. Padişahlar tarafından terk edildikten sonra d>


a içinde birçok görevlinin yaşadığı Topkapı Sarayı önemini hiç kaybetmemiştir. Saray zaman zaman onarılmıştır. Ramazan ayında padişah ve ailesi tarafından ziyaret edilen Mukaddes Emanetler Dairesi’nin her yıl bakımının yapılmasına ayrı bir özen gösterilmiştir.


Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müzeymiş gibi ziyarete açılması Sultan Abdülmecid (1839-1861) dönemine rastlar. O dönemin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar gösterilir. Bundan sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancılara göstermek gelenek haline gelir ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) zamanında, ampir üslupta camekanlı vitrinler yaptırılır, Hazine’deki eski eserler bu vitrinler içinde yabancılara gösterilmeğe başlanır. Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) tahttan indirildiği sıralarda Topkapı Sarayı Hazine-i Hümâyûn’un Pazar ve Salı günleri olmak üzere halkın ziyaretine açılması düşünülmüşse de bu gerçekleşememiştir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 3 Nisan 1924 tarihinde halkın ziyaretine açılmak üzere İstanbul Âsâr-ı Atika Müzeleri Müdürlüğü’ne bağlanan Topkapı Sarayı önce Hazine Kethüdalığı, sonra Hazine Müdüriyeti adıyla hizmet vermeye başlamış ve nihayet Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü adıyla hizmet vermeye devam etmektedir.1924 yılında bazı ufak onarımlar yapılarak, ziyaretçilerin gezebilmeleri için gereken idari önlemler de alındıktan sonra, Topkapı Sarayı, 9 Ekim 1924 tarihinde Müze olarak ziyarete açılmıştır. O tarihte ziyarete açılan bölümler Kubbealtı, Arz Odası, Mecidiye Köşkü, Hekimbaşı Odası, Mustafa Paşa Köşkü ve Bağdad Köşkü’dür.

Topkapı Sarayı hakkında detaylı bilgi için tıklayınız

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Kahire Mısır Müzesi /Müzeler


Kahire Mısır Müzesi ya da kısaca Mısır Müzesi, Mısır'ın başkenti Kahire'de bulunan ve Eski Mısır uygarlığının en görkemli koleksiyonunu barındıran arkeoloji müzesidir. Müzenin, önemli bir miktarı gösterimde olmak üzere, toplam 120,000 adet eseri bulunmaktadır.


zere, toplam 120,000 adet eseri bulunmaktadır. Müzenin tarihi 1835 yılna kadar gider. O tarihte Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Eski Mısır uygarlığından kalan eserlerin ticaretini yasaklar ve Kahire'de bulunan Ezbekiye bahçesinde bulunan küçük bir binada bu yapıtların korunması için emir verir. Daha sonra burası Ezbekiye bahçesi müzesi diye anılacaktır. Mehmet Ali Paşa'nın ölümünden sonra, 1850 yılını takiben eski eser ticareti gene başlar. Mehmet Ali Paşa'nın halefleri Ezbekiye bahçesinde toplanmış olan eski eserlerden bazılarını prestijli konuklarına armağan etmeye başlar. Sonunda Ezbekiye bahçesindeki müze Kahire Kalesi'ndeki bir binaya taşınır. 1854 yılında Kahire Kalesi'ndeki binaya taşınmış bütün eserler Mısır Hıdivi Abbas Paşa tarafından Avusturya Arşidükü Maximilian'a hediye edilir. 1858 yılında, Fransız Mısırbilimci Auguste Mariette tarafından, Said Paşa'nın da desteği ile, Kahire'nin Bulak semtinde Nil kıyısında bir bina yeni müze binası olarak seçilir. Nihayet 1863 yılında, Hıdiv Ismail Paşa döneminde Bulak Müzesi açılır. 1878 yılında Bulak'taki sel baskınından sonra bu müze de kapatılmak zorunda kalınır. 1886 yılında Bulak Müzesi yeniden ama geçici olarak açılır.

Frig Vadisi/Vadiler

Frigler, MÖ 1200' lerde Trakya ve Boğazlar üstünden Anadolu' ya gelmişler, ilk yıllarda Trakya ve Güney Marmara Bölgesi' nde geçici yerleşim merkezleri kurduktan sonra Batı Anadolu' nun iç kesimlerine yayılmışlardır. Siyasi bir topluluk olarak ilk defa MÖ 750' den sonra ortaya çıkan Frigler, Anadolu' ya gele>



Balkan kökenli boylardan biridir. Anadolu dışından gelmelerine rağmen kısa zamanda yerel kültürlerle kaynaşarak Anadolu' lulaşmışlar, özgün bir Anadolu kültürü oluşturmuşlar ve siyasi egemenliklerini kaybettikten sonra dahi bin yılı aşkın bir süre kültürel anlamda varlıklarını sürdürmüşlerdir.



Dünya üzerinde önemli bir konumda bulunan Anadolu' nun, stratejik öneme sahip köprüsü konumundaki bir noktasında yer alan Anadolu' nun kilidi Afyonkarahisar ili de coğrafi konumu nedeniyle Anadolu' yu yurt edinmiş birçok kavmin yerleşerek yaşamlarını sürdürdüğü, kendi kültürlerini yerel kültürlerle yoğurarak yeni kültürler ortaya çıkartıp medeniyetlerin gelişmesine katkıda bulunarak önem kazanmış ve bu önemi günümüze kadar kaybetmeden korumuştur.

Binlerce yıl önce insan zekası ve becerisinin birer göstergesi olarak inşa edilen ve dünyada eşi benzeri olmayan insanlığın ortak hafızası durumundaki kültür varlıkları ile doğanın mucizesi olan doğal varlıkların incelenmesi, insanlığa tanıtılarak kültürel kaynaşma yoluyla insanlığın barışına hizmet yolunda bir adım olması bakımından önemlidir

Eyfel Kulesi /Tarihi Yerler

Eyfel Kulesi'nin Tarihi

Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde inşa edilmiştir. Aslında Eyfel Kulesi'nin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin


Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde inşa edilmiştir.


Eyfel Kulesi, Paris'in ünlü demir kulesidir. Eyfel Kulesi, aynı zamanda tüm dünyada Fransa'nın sembolü halini almıştır. İsmini, inşa eden mühendis Alexandre Gustave Eiffel'den alır. En büyük turizm cazibelerinden biri olan Eyfel Kulesi, yılda 6 milyon turist çeker. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır.


g>'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Meslektaşı Emile Nouguier ile beraber ilk tasarımları yapmıştır. Eyfel Kulesi'nin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır. Böylelikle Eyfel Kulesi, daha başından, kazanç sağlayan bir şirket görünümüne bürünmüştür. 3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirmiştir. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur. 1902 yılında yıldırım çarpınca, kuleyi ışıklandıran lambalar ve bazı bölümler zarar görmüş ve yeniden yapılmıştır.

Ancak bu arada Eyfel Kulesi, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Ünlü romancı Guy de Maupassant'ın kuleden nefret ettiği ama her öğle yemeğini de oradaki lokantada yediği görülünce, "Ne yapayım kuleyi göremeyeceğim başka bir yer yok" cevabını vermiş. Ünlü kadın casus Mata Hari'yi yakalamak için kuleden faydalanılmıştır. Hitler yenilip de, müttefikler Paris'e yaklaşınca, Hitler General Dietrich von Choltitz'e hem kuleyi, hem de tüm Paris'i yıkmasını emretmiş ama general 'Tarihe Eyfel kulesini ve Paris'i yıkan adam olarak geçmek istemiyorum" diyerek, emre karşı gelmiş.

1985'de James Bond filmlerinden A View To Kill (Öldüren Manzara) burada çekilmiştir. James Bond rolünde Roger Moore oynuyordu. Bond kızı Grace Jones da film icabı paraşütle kuleden atlamıştır.

Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya'nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar.
İlk başlarda Eiffel, kuleye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkan tanıdığından, kalmasına izin verildi.

Noel Baba Kilisesi Tarihi Yerler /Antalya



Antalya’ya bağlı Demre ilçesi, Kaş ile Finike arasında bulunuyor. Kaş’a 48 km, Finike’ye 25 km uzaklıkta olan Demre ilçesi, çevresindeki Myra, Kekeva gibi antik kentler ve Saint Nicholas Kilisesi’yle tanınıyor.



25 km uzaklıkta olan Demre ilçesi, çevresindeki Myra, Kekeva gibi antik kentler ve Saint Nicholas Kilisesi’yle tanınıyor.

Antalya'nın bu şirin ilçesi, yaz mevsiminde olduğu kadar yıl sonu yaklaşırken de ziyaretçi akınına uğruyor. Bunun nedeni ise; ilçedeki tarihi St. Nikolaus Kilisesi ve bahçesindeki Noel Baba heykeli.

Bütün dünyada “Noel Baba” adıyla tanınan, Avrupa ülkelerinde çoğunlukla Santa Klaus olarak bilinen Aziz Nicholaos, Anadolu’da yaşamış bir din adamıdır. Günümüz İtalya’sının Sicilya Adası, Napoli, Bari, Almanya’nın Frieburg ve hatta Amerika’da New York kentinin koruyucu azizi olma derecesine varan önemi, her yılın 6 Aralık günü yapılan anma törenleri ile daha da pekişmektedir

Türkiyedeki Kiliseler Meryem Ana Evi / Efes


Kırkıncelilerin ( halen Selçuk'ta Şirince köyü ) geleneklerine göre Efes'te Bülbül dağında Meryem'in oturduğu Ev'in var olduğuna inanırlardı. Bunlar Meryem Ana mevkiinden 17 km. uzaklıkta yerleş­miş ve her sene 15 Ağustos'ta ( Meryem Ana'nın ölüm günü ) ve Miraç'inin olduğuna inandıkları yerdeki mabedi ziyaret ederler idi.

Meryem Ana mevkiinden 17 km. uzaklıkta yerleş­miş ve her sene 15 Ağustos'ta ( Meryem Ana'nın ölüm günü ) ve Miraç'inin olduğuna inandıkları yerdeki mabedi ziyaret ederler idi.

Meryem Ana Ev'ini ziyaret günü bölgeye gelen turistler dağda 5 saat yürüyüşün ardından Meryem Ana evine ulaşabilmektedirler.

Efes Antik Kenti /Tarihi Yerler

Efes Antik Kenti

İlk çağın en ünlü şehirlerinden biri olan Efes Antik Kenti, Küçük Menderes nehrinin sularını boşalttığı körfezin yakınında kurulmuştur. Tarıma elverişli toprakları, Doğu’ya açılan büyük ticaret yolu oluşu, gerek putperestlik gerekse Hıristiyanlık döneminde çok önemli bir dini merkez oluşu,
tarihe büyük bir kent olarak geçmesini sağlamıştır. İlim ve sanat dünyasında da adını duyurmuş, ünlü kişiler yetiştirmiştir. Bunlar rüya tabircisi Ardemidotus, şair Callinos ve Hipponax, filozof Heraklitos, Ressam Parrhasius, gramer bilgini Z>


enodotos, hekim Soranos ve Rufus’tur. Efes Antik Kenti’nin tarihi M.Ö.6000’lere uzanmaktadır ki bunu, son yıllarda Arvalya ve Çukuriçi höyüklerinde ele geçen buluntular ortaya çıkarmıştır.



Ayasuluk Tepesi'nde yapılan kazılarda burada Erken Tunç Çağından günümüze kadar kesintisiz yerleşmenin var olduğunu göstermiştir. Bu da eski Efes’in Ayasuluk Tepesi'nde olduğunu, buranın Anadolu Kavimleri ve Hititler tarafından iskan edildiğini ispatlamaktadır. Ayrıca Hitit yazılı metinlerinde Apasas olarak geçen kentin bu kent olduğu da kesinleşmiştir. Antik yazarlar Strabon ve Pausinias, tarihçe Herodot, Efes’li şair Callinos gibi antik kaynaklar Efes’in Amazonlar tarafından kurulduğuna ve yerli halkın Karyalılar ve Leleglerden oluştuğuna işaret etmektedirler.

M.Ö.11 yüzyılda Atina Kralı Kodros’un oğlu Androklos, diğer kolonistler gibi Anadolu’ya gelmiş, Efes Antik Kenti civarına yerleşmiştir. Söylenceye göre; Androklos yeni bir şehir kurmak için yol çıkmadan önce kahine danışır. Kahin ona şehri kuracağı yerin bir balık ve yaban domuzu tarafından gösterileceğini söyler. Adamlarıyla birlikte Anadolu kıyılarına adım adan Androklos yakaladıkları balıkları tavada pişirirken, tavadan fırlayan bir balığın sıçrattığı kıvılcımlar çalıları tutuşturur. Çalıların arkasında bulunan bir yaban domuzu alevlerden korkarak kaçmaya başlar. Bunu Andraklos kahinin söylediklerini hatırlar ve atına binerek yaban domuzunu takip eder ve onu öldürür ve yaban domuzunu öldürdüğü yere kentini kurar. Bu söylence Hadriyan Tapınağı'nın frizlerinde betimlenmiştir. Bu kabartmaların orijinalleri ise Efes Müzesi'nde sergilenmektedir.

Bodrum Tarihi Yerler /Bodrum Müzesi

Bodrum Müzesi:


1965'te Bodrum Kalesi'nde açıldı. Eserler iki bölümde sergilenmektedir. Birinci bölüm, kaledeki küçük bir kilisenin içindedir. Burada MÖ 9. ve 8. yy'a ait eserler, İlk Tunç Çağı'na ait kaplar, Myken medeniyetine ait buluntular, Arkaik, Klasik ve Hellenistik devre ait heykellerle çeşitli küp mezarlar ve çocuk lahitleri vardır. İkinci bölümde ise sünger avcıları tarafından su altında bulunmuş eserler sergilenmektedir. Müzenin en önemli eserlerinden biri, 1964'te kalenin duvarlarında keşfedilen ve Yunanlılarla Amazonlar'ın mücadelesini betimleyen Mausoleion'a ait bir friz parçasıdır. 0252 3162516

Ankara Tarihi Yerler/Ankara Kalesi

Ankara Kalesi:

Ankara’ya hâkim bir tepenin üzerinde kurulmuş olan ve zaman içinde kentin simgesi haline gelen Ankara Kalesi'nin ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. M.Ö. 2. yüzyılda Galatlar zamanında var olduğu bilinen kale daha sonra Romalılar döneminde onarım görmüştür. İç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşan kalenin iç surları büyük bir olasılıkla 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra Arap saldırıları sırasında çok tahrip olan kale 9. yüzyılda Bizanslılar tarafından yeniden onarılmıştır. Dış surların ne zaman eklendiği kesin olarak saptanamamıştır. Kale 1073'te Selçukluların, 1101'de Haçlıların eline geçmiştir. 1227'de yeniden Selçukluların eline geçen kale bu dönemde ve onu takip eden Osmanlılar döneminde çeşitli onarımlar görmüş, son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla sağlamlaştırılmıştır.

İstanbul Eserleri - Anadolu Hisarı

İstanbul Eserleri - Anadolu Hisarı


Karadeniz'in tek çıkışı Boğaziçi'nin Asya kıyılarında, 1390-91 yıllarında Sultan Beyazıt tarafından yaptırılmıştır.Yanında denize ulaşan bir dere vardır. Karşı kıyıdaki Rumelihisarı ile birlikte Boğaziçi transit geçişinin tam kontrol altında tutulması sağlanmıştı.Bu küçük kale, burçlarına yaslanan eski ahşap evler ve civarı ile pitoresk bir manzara oluşturur.Hisardan sonra, Fatih Köprüsünün Asya kulesinin bulunduğu Kanlıca semti sahil kahveleri ve yoğurdu ile meşhurdur.

Antalya Tarihi Yerler

Antalya'nın Tarihçesi


Antalya tarihi taş devrine kadar dayanır.Bunun kanıtı Yağca Köyü civarında Karain Mağarasında bulunan Paleolitik çağ buluntularıdır.
Karataş Semahöyük kazılarında çok büyük mikarda eski tunç çağı buluntuları çıkarılmıştır.Hititlerin çivi yazılı tabletlerinde geçen Ahiyava' ya da Arzova ülkesinin Pamfilya (Antalya ) olabileceği tarihçiler arasında ileri sürülüyor.Fakat Side hariç bir kaç buluntunun dışında burada yaşadığına dair bir buluntuya rastlanmıştır.Yunan efsanelerinde ise Truva savaşından sonra bazı Aka kafilelerinin Kalkhas yönetiminde Pamfilya ' ya ulaşmış oldukları yazılmıştır.Antalya sınırları içerisinde yerleşen Lidyalıların kökeni kesin olarak bilinmemektedir.Hitit vie Mısır kaynaklarında M.Ö. 2000 Lükki ya da Lükka adlı bir kavimin Lidyalılar olması olasıdır.Bu kavimden kesin olarak ilk kez Lidya Kralı Kroissos döneminden söz edilmiştir.

Antalya bölgesi ik zamanlar Lidya krallığına bağlıydı .Kral Kroissos' un Pers Kralı Kyros' a yenilmesi ile M.Ö. 546 bu bölgeye İskender ' e kadar Persler hakim olmuştur.M.Ö. 334 ' de Makedonya Kralı İskender , Lidya üzerinden Pamfilya' ya yürümüş , Silyon dışında buradaki kentleri ele geçirmiştir.Psidya 'daki Termesos kenti İskender ' e teslim olmayarak karşı koymuştur.

Apemeiya barışından M.Ö. 188 sonra Romalılar bu bölgeyi Bergama Krallığına bırakmıştır . Bergama Kralı II. Aktalos M.Ö. 159 -138 bir liman keni olarak Antalya 'yı kurmuştur .
M.Ö. 102 'de Anadolu'da Klikya adlı bir eyalet kurulunca buraya bağlanmış M.Ö.36 yılında Anteunus Pamfilya'yı Galatya Kralı Amyntas ' a vermiştir.İmparator Kladius M.S. 43 yılında Pamfilya ve Likya' yı eyalet haline getirmiştir . Antalya bölgesi M.S. 2.yy.'dan 3 . yy.ortalarına kadar en görkemli dönemlerini yaşamıştır .
Antalya bölgesi Anadolu Selçukları'nca Süleyman Şah döneminde alınmış , ancak 1117 yılında yapılan antlaşma ile Antalya Bizanslılara bırakılmıştır.

Antalya ' ya ikinci yerleşme I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında olmuş 1206 ve Ertokuş Bey Subaşılığına getirilmiştir bu hükümdar zamanında (1204- 1215 ) Trabzon - İznik Rum İmp. ile Antalya'nın yerleşik halkı Selçuklular' a kapattırmışlardır.I. Gıyaseddin öldürülünce , Hrıstiyanlar Kıbrısla birleşerek Antalaya 'yı geri almışlardır.Fakat üç gün sonra I.İzzettin Keyhüsrev tarafından ele geçirilerek Selçuklular'a bağlanmıştır.
1336 yılından sonra Moğolların çekilmesiyle Anadolu' da beylikler dönemi başlamıştır.Antalya ise Hamitoğulları Beyliğinin bir kolu olan Tekelioğulları'nın tekeline geçmiştir. Yıldırım Beyazıt dönemimde de Antalya Osmanlı hakimiyetine girmiş ve 1391'de Firuz Bey'e verilmiştir.Antalya artık Teke Sancağı adıyla anılmaya başlamıştır.

Antalya I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı Sancağı olarak kalmıştır.Kurtuluş Savaşı başlangıcında ise kısa bir süre İtalyanlar tarafından işgal edilmiştir. 9 Temmuz 1921 tarihinde İtalyanların Antalya 'yı işgali sona ermiş bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ili olmuştur.

About me

Şarkı Sitesi